Bir şehrin kimliği bazen bir tabağın kenarında saklıdır.

BİR SOFRA, BİR ŞEHİR: NİĞDE’NİN MUTFAĞI NEREYE GİDİYOR?

Bir şehrin kimliği bazen bir tabağın kenarında saklıdır.

Bir lokmanın kokusunda, bir yemeğin pişme sesinde, tandırdan yükselen o ağır sabırda…

Niğde mutfağı da tam böyle bir miras: gösterişsiz ama güçlü, sessiz ama saygın, köklü ama bir o kadar da hassas.

Ama bugün şu soruyu yüksek sesle sormanın zamanı geldi:

Niğde’nin mutfağı nereye gidiyor?

Eskiden bir köy düğününün kokusu bile şehrin hafızasını taşırdı.

Pekmez kazanı kaynarken çıkan tütün kokusu, tandırda yavaş yavaş pişen etin sabrı, tulum peynirinin keskin aroması…

Hepsi bu şehrin sessiz tarihiydi.

Bugün ise mutfağımızın sesi kısılmaya başladı.

Yerel üretici ayakta kalmaya çalışıyor, genç kuşak hızın ve hazır tüketimin peşinde, şehrin potansiyeli ise tanıtım eksikliği nedeniyle gölgede kalıyor.

Kısacası, Niğde’nin mutfağı ya yeniden ayağa kalkacak ya da sessizce unutulacak.

Gelin kabul edelim:

Bu topraklar lezzet çıkarır ama biz bu lezzetin hikâyesini anlatmakta geri kalıyoruz.

Niğde’nin sorunu lezzet eksikliği değil;

Değer eksikliği.

Pazarda gördüğümüz patates bile aslında bir kültür mirası, ama çoğu kişi bunun farkında bile değil.

Turistler Kapadokya’ya akarken Niğde’nin mutfağı,sahip olduğu gastronomi hazinesine rağmen hak ettiği ilgiyi alamıyor.

Oysa Niğde’nin potansiyeli, bugün Türkiye’nin birçok şehrinden daha güçlü:

* Yerel ürün zengin,

* Coğrafya bereketli,

* Gelenek köklü,

* Yetenek var,

* Hikâye var,

* Ama “sahneleme” eksik.

Ve işin en acı tarafı şu:

Biz mutfağımızı anlatmayı öğrendiğimiz gün, Türkiye’nin gastronomi haritasında bambaşka bir yerde oluruz.

Niğde mutfağı, doğru yönetilirse sadece bir şehir mutfağı değil; bir marka olur.

Burada herkesin sorumluluğu var:

Üreticinin, aşçının, işletmecinin, belediyenin, akademinin, halkın…

Bu mutfak hepimizin.

Bir tabak yemek sadece karın doyurmaz; şehrin hafızasını taşır.

Niğde mutfağı ya geleceğe doğru taşınacak ya da geçmişte güzel bir hatıra olarak kalacak.

Bu yüzden bugün sorduğum soru aslında yarınımızla ilgili:

Niğde’nin mutfağı nereye gidiyor?

Ve daha önemlisi…

Biz onu nereye götürmek istiyoruz?

Ben bu şehrin mutfağına inanıyorum.

Niğde’nin sofraları kaybolmayacak kadar değerli, büyüyecek kadar güçlü, anlatılacak kadar özel.

Yeter ki biz sahip çıkmayı bilelim.

Sağlıkla, mutlulukla, afiyetle…

Her lokma bir seçimdir; doğru seçin!

Akademisyen Şef Mevlüt Ölmez

Sağlıkla, mutlulukla, afiyetle…