Niğde’nin Bal ligindeki temsilcisi Niğde Belediyespor Pazar günü İmamoğlu Belediyespor ile kendi evi ve seyircisi önünde unutulmayacak bir mağlubiyet aldı..

Niğde’nin Bal ligindeki temsilcisi Niğde Belediyespor Pazar günü İmamoğlu Belediyespor ile kendi evi ve seyircisi önünde unutulmayacak bir mağlubiyet aldı..

Unutulmayacak derken skor açısından demek istemedim.

Genel olarak karşılaşmayı enine boyuna bir değerlendirmek lazım.

İlk önce takımdan başlamak en doğrusu sanırım.

Takım bu karşılaşmada daha önce oynadığı oyunu kesinlikle oynamadı. Rakibin lidere karşı dirençli futbol oynaması futbolun doğasında var. Geçmişte Niğde Spor 5 Şubat Stadyumunda Beşiktaş’a kök söktürmedi mi. Bu maç ta aynen öyle oldu. Bir de kalemizde gördüğümüz gol işin tuzu biberi oldu.

Rakip İmamoğlu gerçekten Niğde Belediye karşısında akıllı bir futbol sergiledi. Yanımdaki arkadaşıma karşılaşmanın ilk 10 dakikası içerisinde bu gün takım iyi değil, rakip takım çok daha etkili oynuyor. Biz bu oyun karşısında istediğimizi yapamıyoruz. İçimde bir sıkıntı var. İnşAllah korktuğum olmaz demiştim. O da bana unut abi öyle bir şey olmaz demişti. Korktuğum başıma geldi desem yeridir ve  yenildik..  

İşin en kritik tarafına gelince maçın hakemi karşılaşmada verdiği kararlar ile hem taraftarı hem de futbolcuları çileden çıkardı.  Sadece bizim takımı değil rakip takımı da çileden çıkardı. Sonuçta maçı o yönetiyor ve onun dediği oluyor. Maçı hakem şöyle yaptı böyle yaptı ya kadar getirmek yerine adam akıllı oynayıp maçı almamız gerekiyordu işte biz onu yapamadık.

Takımın oyununu değerlendirecek olursak, ver kaçlar, uzun toplar, taktikler mükemmel. Ataklar da etkili fakat keleye yaklaşınca bir heyecan basıyor sanki oyuncuları. Rakip sahanın ceza alanı içerisinde ne oluyorsa oluyor, topu kaptırıyoruz, yada bencillik yapıp müsait olana topu vermek yerine golü ben atayım havasına giriyoruz. Futbol takım oyunu. Ama zaman zaman takım bireysel harekete döndüğünde rakibin ceza alanı içerisindeki birçok gol pozisyonu maalesef topu kalelerle buluşturmuyor.

Dedik ya maçı komple değerlendirmek gerek diye.

Spor ve taraftar ilişkisi işin olmazsa olmazı. Bunu kabul etmeyen var mı ? Yok ..

E, o zaman. Neydi o tezahüratlar..

Şimdi yapılan tezahüratları yazsam maça gitmeyenler kim bilir neler derler.

Ben sadece şunu söylemek istiyorum. Belki bizim de gerçekten çok fanatik taraftarlarımız var. Takımı sevmek onun başarısı için gece gündüz kar kış demeden deplasmana gitmek büyük bir fedakarlık işi..

Ama işin dozunu kaçırmamak lazım.

Şimdi düşünün seyirciler arasında birçok bayanın olduğunu unutmayın.

Açıkçası ben utandım.  Gol atınca yada maç bitince karşı rakibe söylenen en düşük dozajlı tezahürat.. “ Koyduk mu “ .

Tamam maçlar, futbol, spor karşılaşmaları birer stres atma ortamları olsun. Eyvallah. Fakat arkadaşlar nedir diğer tezahüratlar.. Herkesin annesi, bacısı, kız arkadaşı var o karşılaşmaları izlemeye gelen..

Biz profesyonel takımken inanın bu derece kötü tezahüratların hiç bu kadar ileriye gittiğini görmedik.

Burada tribün sorumlularına çok şey düşüyor.    

Tezahürat kötü sözlerden değil, takımı motive edecek onu ateşleyecek cümlelerden oluşsa daha iyi değil mi ?

Karşı oyuncuya küfür etsen ne olur etmesen ne olur. Onu daha çok hırslandırmaktan başka bir şey yapmamış olursun.

Kendinizden örnek verin. Bir rakiple karşılaştığınızda rakibinizin taraftarı size küfür etse kötü söz söylese, siz daha çok kinlenmez misiniz? Rakibi yenip o küfür edene de ders vermek istemez misiniz?

Siz İmamoğlu Belediye Spor futbolcularına çok büyük bir iyilik yaptığınızın farkında bile değilsiniz.

Gergin anlara gelince.

Bir yarışta en önemli şey, karşı rakibi kışkırtmak ve hakem karşısında avantajlı duruma gelmek bir taktik işidir. İmamoğlu oyuncuları da bizim oyunculara karşı bu durumu çok kurnaz bir şekilde uyguladı.

Liderliğe oturunca ve biraz da artı bir puana sahip olunca takımda sanki bir rehavet oluşmuş gibiydi.  

Tüm bunları artık bu karşılaşmada bırakıp daha güzel bir futbol, daha küfürsüz bir tribün, takımı ateşleyen tezahüratlar gelecek maçlarda olsun.

Şampiyonluğa inandık artık buradan dönüş yok..

Selam ve Saygılarımla